Evet bırakın. Hele hele girişimciyseniz.
Bırakmak kolay mı, demeyin. Kolay!
Yeter ki isteyin.
''Durup havlayan her köpeğe bir taş atarsanız, asla hedefinize varamazsınız'' Epictetus, Stoic Philospher
Gideceğiniz yol, varacağınız hedefi sizden iyi kimse bilemez. Sizi oluşturan kimya ne ise, siz o sunuz. Buna direnmeyi bırakın. İki yanağınızdaki kocaman gülümseme ne zaman düşüyorsa işte o bırakmanız gereken yer.
Sözlüsünüz, sözlünüz buluşma davetinde bulunuyor.
Davet ettiği yer o iki yanağınızı yere düşürüyorsa bırakıp kaçın.
Nişanlınız nişan yüzüğünü parmağınıza taktı ve istediğiniz kırat değil, bırakıp kaçın.
Evlendiniz, o Pazar sadece eşiniz istediği için yayıldığınız koltuktan fırlayıp kaçın.
Bunlar size göre değil.
Korkularınızdan dolayı oradasınız. Sizi iten güç ne ise ona kulak verin. Binlerce kadın doğasına aykırı davrandığı için depresyon ilaçlarına gömülmüş durumda.
O güç size yol gösteren hocanız aslında. Yer çekimine karşı koymak yada bir nehire karşı ters kulaç atmak sizinkisi.
Korkular bağlıyor hepinizi iskeledeki babalara. Her bir insan, yeryüzüne yeni bir şey daha keşfetmek için gönderiliyor. Bu kerevizin renginin koyulaşmaması için limon sürmekte olabilir denizin dibinde yirmi saniyeden fazla nefessiz kalabilmekte. Aynı şey. Keşfinize saygı duymayan, önem vermeyen kimseyi tutmayın etrafınızda.
Annesine yolladığı mektupta oğlunun zeka özürlü olduğunu söyleyen hocasına direnen Thomas Edison'un annesi gibi değilse anneniz, onuda terk edin.
Sizi sadece yeryüzüne getiren ama sonrasında bacaklarınızı kıran kadınları bırakın oldukları yerde kalsın. Siz koşmaya devam edin.
Tek bir hedefe, dağılmadan koşun.
Koşarken annelik, kadınlık, evlatlık diye sıfatlandırılan tüm görevleri yapamazsınız. İyi kadın, iyi anne, iyi evlat olmak derdinden kurtulun.
Siz olun. Tek başınıza, dimdik.
Diane Keaton'ın bu filmi bana yeniden başlama duygusu verir hep.
Vazgeçmeden bir kez izleyin. Bakın ne tomurcuklar patlayacak göğsünüzün orta yerinde.